- yigit keskin
Hande Yener'in Anı Yakaladığı Albümü: Carpe Diem
Yüzyıllardır sanatçılar arasında devam eden temel eleştirel yaklaşımlardan biri olarak, ticari kazanç elde etmenin sanatçı ve eserin başarısı üzerindeki etkisi, sanıyoruz ki en çok müzik piyasasında kendini gösteriyor. Box ofislerden, tirajlara ve günümüzde tıklanma sayılarına kadar varan reaksiyon ölçümleri sanatçıların eserlerinde ne kadar kendi tarzlarını bulup, ne kadar beklentileri karşılama kaygısı arasında kaldıklarını sorgulatıyor. Türkçe pop müziğinde 20. yılını kutlayan bir isim de, uzun yıllardır bu sorunun gündeminde. Bu yazının konusu Hande Yener, yeni albümü Carpe Diem ve risk almak üzerine.

Sansasyonlarla dolu türk müzik endüstrisinde 20 yılı doldurmak öncelikle kutlamaya değer bir başarı. Fakat Carpe Diem albümüyle Hande Yener'i kutladığımız bir başka konu var. O da sanatçının son 10 yıldır devam eden piyasada kabul görmüş işler yapma kaygısından bir kere daha sıyrılıp müzikal anlamda, gündemi doğru zamanda doğru soundlarla yakalamış olması. Carpe Diem albümü bugün etkisini oldukça fazla gösteren 80'ler sound'ını barındırma ve görsel albüm olma özelliklerini taşıyor. Çıkışının ertelenmesi ve sosyal medyada hayranlar tarafından oluşturulan heyecan, pazarlama planının bir parçası mı, yoksa içinde olduğumuz koşulların yarattığı bir gereklilik mi bilemiyoruz, fakat her iki anlamda da albümün ilk günlerde yakaladığı aranma, dinlenme oranlarına katkı sağladığı kesin.
Albümün üzerinde Hande'nin bir süredir beraber çalıştığı Berksan'ın ve Misha'nın etkisi yoğun olarak hissedilirken, ayrıca Mete Özgencil, Devrim Karaoğlu, Fikri Karayel ve Deeprise çalışmaları bulunuyor. Genel olarak albümün türünü pop, electronic, synth-pop olarak değerlendirebiliriz. Bunun yanında Apayrı albümüne selam çakarcasına funk ve deep house esintileri de içeriyor.
Şehirli Erkek olarak bizim favori şarkılarımız, albümün açılışını yapan "Aşk Sandım", hemen ardından gelen "Bulut" ve altyapısını görece zayıf, fakat sözlerini güçlü bulduğumuz "Başka Dudaklar".

Müzikal olarak beğendiğimiz albümün görsel yanıyla ilgili yorumumuz biraz daha farklı. Albüm kapağı sanatçının uzun yıllardır devam ettirdiği, yarı fütürist, keskin ve bold hacimlere sahip, belki de biraz fazla uygulanmış bir Hande Yener tarzının Carpe Diem versiyonu. Halbuki fotoğraf çekimlerindeki sanat yönetmenliği oldukça sade ve güzel. Bu sadelik sanatçının tarzında da bir nebze sağlansa sanıyoruz ki 20 yıla özel bir albümde daha zamansız bir stil yakalanabilirmiş. Nitekim mevcut tarz, Lady Gaga sonrasında aşırı tüketilmiş, erken 2010'larda takdir edilen bir tarz.
2005 yılında "Apayrı", 2007 yılında "Nasıl Delirdim" gibi türk müzik tarihinde oldukça yenilikçi ve deneysel sayılabilecek iki albümü ard arda çıkardıktan sonra, (Beni Sev ve Aşk Tohumu gibi single çalışmalarının dışında) Hande Yener ilk defa bu dönemdeki dinleyicilerini sevindirecek bir albüme imza attı. Sanatçılar üzerinde elbette ticari başarı yakalama kaygısının olması normaldir. Değişen müzikal araçlara rağmen bu kaygı belli başarı ölçümlerinin oluşturduğu baskıyla artmaya devam da edecektir. Fakat umuyoruz ki, bu kaygı deneysel çalışmalar yapmaya meraklı sanatçıların heyecanlarını gölgelemez. Ya da umuyoruz ki, beklentileri karşılarken aynı zamanda müzikal dünyanın değişimine ayak uyduran bir harmoni arayışına girmiş işlerle karşılaşırız. Carpe Diem, tıpkı Apayrı ve Nasıl Delirdim gibi türk pop müziği içinde beğeni çıtasını koruyan, aynı zamanda risk alan bir harmoniye sahip. Belki de bu tarz, sadece yakışıklı rakamlara sahip yıldönümlerinde değil de, sanatçı tarafından benimsenmiş genel bir tarz halinde kalır. Ve biz de farkla zamanlarda yayınlanmış iki şarkısını dinlerken "Kurtar Beni", "Nasıl Zor Şimdi", "Şu An Erken", "Kibir" gibi şarkıların sanatçısını özlemle anmayız.
