- yigit keskin
Barcelona Şehir Rehberi

Bayram tatiline bir ay kala, “yeter artık çok bunaldım. Biraz uzaklaşmak, yeni bir şehir görmek istiyorum” diyerek fahiş bir fiyattan son dakika bileti aldığım ve şimdilerde dönüp baktığımda iyi ki yapmışım dediğim, bir sürü değişik hikayenin, rastlantıların ve partilerin göbeğindeki şehri kaleme alma zamanı geldi: Karşınızda Barcelona…
Nerden başlayıp nasıl anlatayım ki? Placa Catalunya’da tanıştığım bir grup fransızın, “parti varmış abi otobüs bekliyoruz sende gelsene” demelerine tavlanıp nereye gittiğini bilmeden bindiğim otobüsten mi? Şehrin 1,5 saat uzağında endüstriyel bir bölgede katıldığım aşırı turistik havuz partisinden mi? Eve döneyim diye çıkıp, hiçbir ulaşım aracı bulamadığımdan aynı yolu yaklaşık 45 dakika yürüyüp sonra “sadece” tesadüf eseri gece otobüsü bulmamdan mı? Aynı gece hiç uyumadan hosteldaki arkadaşlarımın beni alıp El Born bölgesindeki küçük bir kilisenin önüne müzik yapmak için götürmesi ve o gecenin sabahı, sahilde güneşi doğurmamız, sarhoş halde yalınayak dans eden tipler. Herkesin birbiriyle öpüşmesi. Çantalardan birinin çalınması. Karakolda geçen sabah. Hiçbir şey olmamış gibi bir güzel kahvaltıya gitmemiz. Bisiklet turları, analog fotoğraflar, sangria, sokak sanatları, Gaudi ve daha fazlası.
Yazılmaz ama yaşanır bir şehir Barcelona. Ama ben yine de yazacağım, çünkü bunlar bir anlamda bana da hatıra… Sanırım ilk defa kendi başıma yaptığım yurtdışı seyahatim olmasından ötürü, gördüğüm şehirler arasında her zaman özel bir yeri olacak Barcelona’nın. Ama sanki yaşattığı deneyimin de ötesinde, Barcelona kanlı canlı bir birey gibi benim gözümde. Bir insan olsa, öyle çok umursamaz, keyfini başkaları için kaçırmayan ama bunları boş verme yetisini ona kazandıran derinliğe de sahip biri olurdu herhalde. Böyle Kaş’a yerleşip yaşayan biri tadında.
Söz konusu İspanya olunca, gitmek istediğim yer çoktu. Ama uzun zamandır Barcelona ilk adım olarak bana en çok hitap edeni… Neyse, ben çok uzatmadan size ihtiyacınız olan bilgileri vermeye başlayayım. Dediğim gibi, bu klasik şehir rehberlerinden değil. Barcelona’ya gidiyorsanız zaten temel taşları biliyorsunuzdur. Benim listem biraz daha atmosfer yakalama çabası üzerine kurulu. Yoksa zaten Sagrada Familia’yı görmeden dönmeyin bi zahmet…
1 - Pratik Bilgiler
Vize: Schengen’i olanlar mutlu, olmayanlar da, benim tavsiyem, öyle büyük beklentilere girmesinler. İspanyol konsolosluğu genelde kısa vizeler veriyor. Ama tabii ki, avrupa birliği vatandaşı olmadığımız sürece, buraya da girişimiz vizeyle.
Para Birimi: Euro.
Popüler ziyaret dönemi: Barcelona'ya gitmek için yılın en güzel zamanının Mayıs Haziran ayları ve Eylül, Ekim zamanı olduğu söyleniyor. Ben de Barcelona'yı Haziran ayında ziyaret ettim. Hava sıcaklığının oldukça yüksek olduğu, gündüzleri şehri keşfetme konusunda isteğinizi baltalayan nem oranına sahip olan, ama rengarenk sokakları, güzel parkları ve sıcak insanlarıyla bütün meteorolojik koşulları gözardı edebileceğiniz bir şehir Barcelona.
Ulaşım: Havalimanından ulaşım için 10 dakikada bir kalkan otobüsler en iyisi. Placa Catalunya’ya 6 euro’ya gelip oradan nereye isterseniz gidebilirsiniz. Toplu Taşıma için T10 kartarını öneririm. Ön ödemeli 10 geçiş hakkı tanıyan bu kart, sadece cebinizde dursun, uzak lokasyonlar ve tepe bölgeler için ihtiyacınız olacaktır. Ama bana kalırsa şehri hissetmek için en güzeli bisiklet. Özellikle Plaza Catalunya, El born, Gothic Şehir taraflarında zaman geçirecekseniz. Bu bölge oldukça düz ve Barselona bisiklete çoooook saygılı bir şehir.

2 - Şehrin Vibe’ını yoklamak için nerede kalmalı
El Born: Vicky Cristina Barcelona'da Scarlett Johansson'ın analog makinesi ile Penelope Cruz’un fotoğraflarını çektiği sokaklar El Born sokakları. Bu bölge katalan ruhunu sonuna kadar hissedebileceğiniz, sokaklarında gitar sesleri duyup, caddeye atılan masalarda sangrialarını yudumlayan birçok lokal ve turisti bulabileceğiniz daracık sokaklara, balkonlu evlere ve o balkonlardan birbirine seslenen komşulara sahip bir bölge. Aynı zamanda Picasso Müzesi'nin de bulunduğu lokasyon. Belli aralıklarla irili ufaklı meydanlarda cafeler, restaurantlar ve bazı sokak şovlarını görebiliyorsunuz. En güzel taraflarından biri, küçük küçük bir sürü tasarım dükkanı, butik, fırın, size kendinizi daha hipster hissettirecek bilimum materyal de bu bölgede. Ben burda kaldım. Yine gitsem yine burda kalırım :)
La Rambla: Bütün popüleritesine rağmen çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim bir cadde. Alışveriş Sevenler İçin uygun bir yer. Ve tabii ki çok merkezi bir lokasyon olmasından ötürü de konaklama için ideal. Caddenin ve üzerindeki binaların doğal güzelliği tartışılmaz. Ama özellikle gece vakti dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Bizdeki İstiklal Caddesi gibi şehrin en popüler Caddesi olmakla birlikte, hırsızlığın, turist tuzaklarının, kalabalığın yoğun olduğu bir cadde.
Eixample: Gotik bölgeyi yani eski şehir merkezini çevrelercesine inşa edilmiş bir bölge Eixample. ızgara şeklindeki yatay ve dikey sokakları kuşbakışı kare kare bloklardan oluşan apartmanları, Eskişehir'e oranla görece sakin sokaklarıyla kalınabilecek en güzel bölgelerden birisi. Passeig de Gracia kısmı kesinlikle favorim, ama Eixample'de daha birçok lokasyonda keyifli kalabilirsiniz.

3 - Sadece bulunmak isteyeceğiniz noktalar.
Barcelonata: Barcelona'nın olmazsa olmazı, upuzun bir kumsala sahip olan, akdeniz'in güzel sularında yüzebileceğiniz, 5 dakika yürüyüşle şehrin içinde, 5 dakika sonrasında dalgaların kollarında olmanıza imkan veren yer barcelonata plajı. Yaz mevsimi olmasından ötürü benim orada olduğum dönemde oldukça kalabalıktı. Ama lokal arkadaşlarından aldığım bilgilere göre, özellikle bahar aylarında barcelonalıların gidip yoga yapmalarına, kitap okumalarına ya da küçük gruplar halinde şaraplarını açıp piknik yapmalarına imkan veren sadelikte olabiliyor. Şehir hayatı ile bu kadar iç içe olan bir Deniz ve Kumsal ne kadar büyük bir şans değil mi? Evet, plaj zaten hepinizin listesinde kesinlikle vardı. Ama belki aklınıza gelmeyen şey oraya sabah güneşin doğuşundan hemen önce gitmek. Koyu mavinin, açığa, beyazımsı sarıya, pembeye ve turuncuya dönüşerek ilizyon yarattığı bu sabah saatlerinde, hafif esintili sahilde fotoğraf çekin, kahve için ya da sadece kulaklığı takıp müzik dinleyin.

Mercat de Sant Josep: Her gittiğim şehirde organik market’leri gezmeyi çok severim. Mercat de Sant Josep bunların belkide en iyilerinden bir tanesi. Deniz ürünleri, taze meyve sebzeler, değişik aperativler bulabileceğinz bu yerde ben sadece fotoğraf çekmek için gittim, ama iki saat gezdim. Atmosferi insanı mutlu ediyor. Çocukluk pazarlarımız gibi. Orda yaşamamama rağmen neredeyse haftalık alışverişimi yapıp çıkacaktım. Kendinizi kontrol edin, ama gidin. İnsanlarla sohbet edin.
Park Guell: Barcelona'nın her yerinde etkisini bolca görebileceğiniz Gaudi'nin, 1900'lü yılların başında, güel ailesinin siparişi üzerine soyluluk göstergesi olarak yapılmış olan barcelona'ya tepeden bakan güzel park. Bu Park turistlerin ve şehir halkının dışında sanatçılarında Guel'in tarzını ve sanatını algılamak için bolca ziyaret ettiği yerlerin başında geliyor. Rengarenk mozaikler, asimetrik bir mimari yapı, kıvrımlı Duvarlar ve patikalar size kendinizi bir eğlence Parkındaymış gibi hissettirirken, akdeniz'e dek uzanan Barcelona manzarası sizi şehre aşık ediyor. Elbette Güell de listenizde vardı, ama muhtemelen düşünmediğiniz şey, Güell’e bisikletle gitmek. Sebeplerinden biri parkın büyüklüğü itibariyle daha çok gezebilecek olmanız, diğeriyse kıvrıla kıvrıla eğim yapan düz zeminli patikalardan bisikletle inmenin keyfi :)

4 - Sosyal cafeler
Federal Café Gotic: Avokado’lu, yumurtalı kahvaltıları sevenlerden misiniz? Enfes tatları güzel side dish’lerle kombinleyip “şöyle güzel bir yiyelim yaa” dediğiniz anlarda koşarak gitmeniz gereken bir cafe Federal. Şehirde başka şubesi olduğunu da duydum, ama ben Gotic bölgedekine gittim ve hem çalışmak hem de sosyalleşmek için uygun bir mekan. Ben Eggs Benedict yemiştim ve çok güzeldi. Ama arkadaşların yediği Avokadolu tost da çok güzel görünüyodu. Çalışma ortamı olarak da lanse edildiği için hızlı bir wifi ağı var. Köpek dostu bir cafe ve bu yüzden içerde köpeklerle oynaşmanız da muhtemel. Siz yine de fazla oynaşmayın, br tanesinin sahibi bana hırladı… Ama mekan güzel, gidin.
Espai Joliu: El Poblenou adlı bölgede, çok tatlı, inanılmaz naturel bir iç mimariye sahip, güleryüzlü çalışanların olduğu bir cafe, sanat merkezi ve botanik merkez. Kahveleri çok başarılıydı. Vejeteryan menüsü oldukça geniş. Kahveye alternatif olarak güzel matcha çayları var. Mekanın instagrama davet eden tavrı insanı zaten mest ediyor. Kendinizi adeta bir cumartesi sabahı yatakta sevgiliyle izlenen filmlerden birinin içinde gibi hissediyorunuz. Böyle insanın dergi editörlüğü, contemporary art, ya da blogerlık falan yapası geliyor yaa… İlham arayanlar için birebir.

5 - Sosyal hissedeceğiniz mekanlar.
Makamaka: Bir kokteyl bar ve burger house olan MakaMaka, Barcelonata’nın dibinde olduğu için, plaj keyfine mola verip gelmeye çok müsait, e haliyle de pozitif enerjisi yüksek olan bir yer. Çok güzel kokteylleri var, ama bana kalırsa limonataları hepsinden güzel. Sıcak yaz gününde, denizde saatlerce yüzdükten sonra, şöyle en keyfilisinden biraz kalori alalım derseniz, bira ve patates kombinasyonunu tavsiye ederim, ki patatesleri de süperdi. Ama Burger konusuna çok fazla değinmeyeceğim (haa, lezzetli bu arada) çünkü burger için birazdan başka bir önerim olacak. Başlık sosyallik başlığı, ortam olsun tadımız olsun derseniz gidin.
6 - Mutlu edecek yemekler.
Bar del Pla: Fiyatları diğer tapas restaurantlara göre bir tık pahalı olsa da, benim en sevdiğim tapaslar Pla’daydı. Haftasonları baya kalabalık olduğundan rezervasyon gerektiren, saat 22.00’den önce giderseniz daha bir sakin bulabileceğiniz, kıtır biftekli ve marine somonlu tapaslarını hala unutamadığım, tatlı küçük bir yer burası. Tabii tapasla doymayıp bir de üzerine Beef Tartare söylemiştik ki, o da efsaneydi. Gothic Bölge üzerinde. Orada kalıyorsanız bir akşamlık planınız yapıldı bilin.
Bacoa Kiosko: Az once size Burger için başka bir yer önereceğim demiştim ya, işte orası burası! “Tapas tapas nereye kadar canım” dediğiniz an zaten gelecektir, ama bence burası için o anı beklemenize gerek yok. Bana kalırsa Bacoa Barcelona’nın en güzel burgerini yiyebileceğiniz yer… ki biri McDonalds olmak üzere sadece üç yerde burger yemiştim, ama olsun, benim için en güzeli. İçerikleri, ekmeği, sosları isteğe göre kişisel tercihlere göre uyarlayabiliyorsun. (Yabancı sözcük kullanmayayım diye çektiğim çile ve çıkardığım değişik anlamlar… customize ediyorsun, customize… hee.) Bacoa Burger ve Chicken Burgerini yarım yarım paylaşarak yemiştim. Siz de yanınızdaki kişiyle aynısını yapıp iki farklı burgerin tadına bakın. Mutluluk garanti. :)

7 - Katılmaktan memnun kalacağınız sanatsal olaylar.
Picasso Müzesi: Her şeyden önce mimarisinin sizi etkilediği bir müze bu. İspayol ruhunu daha eserleri görmeden duvarlarda hissediyorsunuz, ki 20 yüzyılın en büyük sanatçılarından bir olan Picasso’nun eserlerini sergilemek için de bence böyle duvarlar gerekirdi. Bölge itibariyle biraz yoğun trafik alan bir yerde. Ama girişte herhangi bir bekleme yapmadan girebildim.
Müzede Picasso’nun “mavi dönem” olarak adlandırılan başlangıç dönemi eserleri bulunuyor. Henüz kübizmin ikonik eserlerini vermeden önceki çalışmaları, sanatçının evrimini görmek için çok güzel. Açıkçası ben bu sergiye hem Barcelona’da hem de Prag’da olmak üzere iki kez gittim. Avangart akımlara ilginiz vardır ya da yoktur, bilemem ama bence her şart ve koşulda gidin bu kadar yakınındayken gidin. Son yüzyılın sanatçılarının insanlığa bıraktığı döküman mirası daha fazla. Kaç efsanenin ellerinin dokunduğu sayfaları bu kadar yakından görüyoruz ki?
Palau de la Música Catalana: 1997 yılında UNESCO dünya kültür mirası listesine alınan, gotik ve art nova esintileriyle bezeli, mükemmel derecede göze hitap eden Katalan Müzik Sarayı, müzik ve mimari sevenler için eşsiz bir spot. Sadece 15 Euro’ya içini gezebilirken, ortalama 35 Euro’ya flamenco ya da klasik müzik konserlerine bilet alıp hem müziği hem de mimariyi tadabilirsiniz.
Kendisi La Ribera bölgesinde, yine El Born tarafında kalacaklara torpil yaptım.
8 - Güzel ürünler edinebileceğiniz dükkanlar
Flamingo's Vintage: Oldukça ucuz, kilogramla retro kıyafetler satan bir ikinci el marketi. İçeride değişik aksesuarlar ve güleryüzlü çalışanlar bulmanız mümkün. Bagajım dolu olduğu için ben bir şey alamadım. Ama kadınlar için çok güzel şeyler vardı. Alınmasa bile göz atmaya değer.
Chandal: Analog teknolojiye ve fotoğraflara meraklıysanız burası gitmeniz gereken dükkanlardan biri. Daha çok poloroid makinaları görsem de atmosfer olarak kendinizi iyi hissetmenize yetecek bir mekan. Ben halihazırda elimde lomo cameamla gittiğim için sadece film almakla yetindim. Fotoğrafın dışında ikinci el plak alışverişinizi de yapabilirsiniz. O kadar geniş bir seçkisi yok, ama güzel şeyler vardı. Hediyelik eşya kültürünü sevmiyorum ama bu dükkandan alınır.

9 - Techno sevenler için partiler.
Razzmataz: Barcelona’da herkesin gece hayatı söz konusu olduğu zaman ilk söyleyeceği mekanlardan biri sanırım Razzmatazz. Oldukça büyük, beş farklı sahnesi var. İçerideki müzik de yine bu büyüklüğü dolduracak müzikal çeşitlliğe sahip, ki bu kısım iyi mi kötü mü tam karar veremedim. House Music, Techno, Electro, Indie Pop, Indie Rock gibi tarzları bu bahsettiğim beş sahnesinde icra eden, ama bu farklı tercihlere sahip insanların da gün sonunda aynı çatı altında eğlendiği bir club burası. Ama kesinlikle moda girmek, eğlenmek ve dans etmekle ilgili bir sorununuz olmaz. Razzmatazz aynı zamanda çok güzel isimleri ağırlayan bir konser salonu. Şanslı olabilirsiniz, gideceğiniz tarihler için programa bir bakın.
La Terrrazza: Tam gecesini göremeyip, daha çok geceye başlangıç kısmında dahil oldum, ama açık havası, egzotik ortamı, kokteylleri ve dozunda vuruşlarıyla ortama renk katan electronic müziğiyle hoşuma gittiğini söyleyebilirim. Eminim gecenin sabahında gün aydınlanırken burda hala dans ediyor olmak çooook güzel bir his olurdu. Bunu deneyimlemek için bir dahaki gidişimi bekleyeceğim. Konumu Parc de Montjuic içinde. Eğer parka giderseniz bence gündüzden akşama uzanan bir plan çizmek için güzel olabilir. Tabi Barcelona’da gece erken başlamıyor, bunu da hatırlamanızda fayda var.